19 Aralık 2010 Pazar

polyannacılık oyunu!

Günün Ödevi: Bugün başına gel her şeyin altındaki olumlu yönü görmeye çalış. mutlka senin hayrına olan bir yön bulacaksın. bulamıyorsan bunun sebebini soruştur. neden başına geldi? öyle olmasaydı ne olurdu. Bugün dünyaya pembe gözlüklerle bak... bakalım ne olacak!

16 Aralık 2010 Perşembe

su gibi aziz ol!

Bedenimizin büyük bölümü sudan oluşur, bunu zaten biliyoruz ama hiç düşünüyor muyuz? Susadığımızda bardağa koyduğumuz, yudum yudum içtiğimiz renksiz, kokusuz, hemen hemen tatsız su aslında biziz, hayatımız. Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto yıllarca su kristallerini fotoğraflayarak yaptığı araştırmalarla su moleküllerinin çevreye, kelimelere, müziğe, dualara verdiği tepkileri gözlemlemiş. Kötü ortamlarda, negatif kelimelerde su moleküllerinin bozuk ve çirkin, güzel ve pozitif durumlarda ise birbirinden güzel şekiller aldığını görmüş. Bulduğu bu mucizevi sonuçlar karşısında suya bakışımızın değişmemesi mucize olur. Yediğimiz içtiğimiz her şeyin bizi etkilediğini, birer parçamız olarak bizle kaldığını düşündüğümüzde içtiğimiz bir yudum suyu bile hafife alamayız. Hele ki o suyu ve dolayısıyla kendimizi bir kelimeyle bile etkileyebilecek gücümüz de varsa en güzelini içelim, en güzeli olalım.


Günün ödevi: Bugün içtiğin her bir yudum suya sevgini gönder. İçmeden önce bardağa sessizce ama içtenliğinle şöyle de "Bana şifa olduğun için sana teşekkür ederim" ve içtiğin her yudumu hisset, suyun ağzına doluşunu, yumuşacık dilinden kayıp bedenine karışışını hisset. Göreceksin ki suyun tadı bile daha güzel olacak. Sen de kendini her bir hücrende çok daha güzel hissedeceksin.
Ve işte "Teşekkür" kelimesinin oluşturduğu güzel bir su kristali....

14 Aralık 2010 Salı

senin günün

Sen çok değerlisin ve çok özelsin, şöyle bir çevrene bak gördüğün, bildiğin, algıladığın her şey, tüm bu evren senin için var. Şunu bil ki, bu yazıyı bile senin için yazıyorum, sen olmadıktan, okuyup anlamlandırmadıktan sonra aslında bu yazı da yok. Ben de yokum.
Bugün kendine zaman ayır. Aynaya daha uzun süre bak. Özel günler için ayırdığın, en sevdiğin kıyafetlerini giy, sadece kendin için olsa bile en pahalı parfümünü sık, traşını ol ya da makyajını yap, kendine değer ver. Kendi değerini görmeyi seç. Bu dünyada tek olduğunu ve bu dünya için şart olduğunu bil.

Günün ödevi: Bugün kendin için giyin, süslen bütün gün evde olsan bile kimseyle karşılaşmayacak olsan bile... Bugün her an kendi değerini hissederek yaşa ve kendinle ilgili, kendi hayatınla ilgili en sevdiğin, değer verdiğin şeylerin bir listesini yap.

13 Aralık 2010 Pazartesi

bir çiçek seni bekler...

Bitkiler dünyada yaşayan belki de en naif canlı formlarıdır. Ne düşünürler, ne hissederler soramayız, bilemeyiz. Aslında bilemezdik eskiden. Artık yapılan deneysel çalışmalarla bitkilerin de hissettiği, kanıtlanıyor. Eskiden anneannelerimiz pencere önündeki menekşeyle konuştuğunda ve onun dinlediğini savunduğunda güler geçerdik belki ama artık bilim bile onların acıyı, korkuyu, sevgiyi hissettiğini kanıtlıyor. Hatta bazı araştırmalar, bitkilerin paylaşımda olduğu insanla telepatik iletişim halinde olduğunu bile öne sürüyor, hem de mesafelere aldırmadan. biraz araştırınca bu konuda bir çok bilgi bulabilirsin.
Bunları biliyor muydun, ya da hissediyor muydun? Belki!
Belki de bundan sonra farkedeceksin. Belki evinde zaten duygusal paylaşımda olduğun, konuştuğun saksı saksı çiçeklerin var.

Günün Ödevi: Bugün evinde olsa da olmasa da, sevsen de sevmesen de, bir bitki al evine, odana ya da iş yerindeki masana, nereye içinden geliyorsa. İster kocaman yapraklı yemyeşil  bir bitki seç, ister minicik bir menekşe, ya da belki de bir kaktüs seni cezbedecek, git bir bak, o bir yerlerde senin olmayı bekliyor. Senin için geldi bu dünyaya. Onu al ve herbir yaprağını tek tek sev. ona dikkatle bak, aslında hiçbir farkınız yok. bundan sonra hayatındaki bir boşluğu da o dolduracak. buna izin verirsen.

hatırlama günü...

Hayatımıza giren, şuanda hayatımızda olan herkesin,  yaşam yolculuğumuz için bir anlamı, yüklendiği bir misyonu var. Tüm bu herkes biz istediğimiz, ihtiyaç duyduğumuz ya da bize farkında olmadığımız bir şeyleri göstermek için hayatımızda. Sevsek de sevmesek de, hayatımızda istesek de, istemesek de hepsi bizim için var. Görevlerini bitirdiklerinde de çıkıp gidecekler, hepsine saygımız sonsuz.


Günün Ödevi: Bugün hayatındaki insanları düşün, aileni, dostlarını, sevgilini, eşini, çocuklarını... Bugün uzun zamandır görüşmek istediğin ama çeşitli sebeplerle aramayı ertelediğin bir kişiyi ara. Yüzyüze görüşemesen de bir telefon et. Aklına ilk o geldiyse daha fazla düşünme. Demek ki bir sebepten onunla görüşmen gereken an geldi.

Güzel günler...

Anı yaşa!

Hep anı yaşadığımızı zannederiz. ben şu anda buradayım, bilgisayarımın başında, odamda, daha nasıl anı yaşayabilirim ki? evet buradayım anı yaşıyorum. Hayır, aklım burada değil, ya biraz öncesinde, ya biraz sonrasında. Nedenlerde, çünkülerde, belkilerde, aslındalarda ve keşkelerde...

Günün ödevi: bu gün anı yaşama günü. her bu tarz cümleciklerle düşünmeye başladığını hissettiğinde, derin bir nefes al. Nefesin burnundan girip ciğerlerine doluşunu yaşa, anda kal. Olan sadece anda, ne geçmişte ne gelecekte. Bugün anı yaşamak için kendinin ve çevrenin farkında ol. Kolay değil ama çok zevkli. Bak bakalım neler keşfettiğine.

gülümseme günü...

Bugün gülümseme günü olsun...

Kalktığınız andan itibaren gülümseyin. aynada kendinize, evdekilere, iştekilere, yolda yürürken hiç tanımadığınız birilerine gülümseyebilirsiniz, hergün girdiğiniz marketteki kasiyere, durakta birlikte beklediğiniz kişilere gülümsemeyi deneyin. gülümsemenin her şeyi mucizevi bir şekilde dönüştürdüğüne tanıklık edin. gülümseyin gülümsetin ve gününüzü aydınlatın.

Günün Ödevi: bu yazıyı okuduğunuz gün "gülümseme gününüz" bu yazıyı bugün okumanızın bir sebebi var. Bugün en az 5 kişiye hiç sebepsiz bile olsa, içten bir gülümsemenizi armağan edin... Bir yerlerde ben de size gülümsüyor olacağım.

Güzel günler dilerim...

her gün ayrı bir deneyim

Her günü aynı yaşamak zor... Her günüm aynı diye yakınmak çok kolay...  Her günümüzü yepyeni tecrübelere dönüştürmek bizim elimizde. Hiçbir günümüz aynı değil. Ufacık bir değişiklikle, bir hareketle, bir gülümsemeyle her günü ayrı yaşamaya var mısınız?

BİR ŞEY DEĞİŞİR; HER ŞEY DEŞİR!